Terapide Aktarım ve Karşı Aktarım
Psikoterapist; yakın ama işgalci olmayan, onaran ama yapılandırmayan, aktarımı kabul eden ama aktarım nesnesi gibi davranmayan, kapsayan ama muhtaç bırakmayan bir yerde durur. Bu yer danışanı ihlal etmeyen bir yerdir. Terapi sonunda kazanılmış bir ‘‘ içgörü‘‘ vardır. Seanslarda danışan anlatırken aynı zamanda kendisine temas etmenin yolunu, ruhsallığını inciten şeyleri tanımlamaya çalışmanın ve parçalarına ulaşabilmenin yollarını bulur. Bu yol öncekiler gibi yoksayan, yücelten veya minimize eden bir yol değildir. Örneğin; ‘‘Ben artık üzülmeyeceğim‘ şeklinde negatif duyguları bastırıp yıkıcı hale getirerek değil, ‘‘Beni burada üzen neydi ve bunun benim ruhsallığımdaki yeri neydi?‘‘ şeklinde soru sorma yönü ve şekli değişir. Terapistin vedası ve terapinin sonlanışı buralardadir; Temas edebilen soruları ve onları sorabilmeyi ötekinin ruhsallığına bırakabilmektedir.
Daha Fazla